22 Mart 2015 Pazar

Çanakkale Gökçeada

gokceada-peynir-kayaliklari-14


Antik adı İmbros (İmroz) olan ilçe, 1970 yılında Gökçeada adını almıştır. Türkiye’nin en büyük adasıdır. Kıyı şeridinin uzunluğu yaklaşık 95 km. olan adada 5 gölet bulunmaktadır.Su kaynaklarının çokluğu bakımından dünyanın dördüncü adasıdır. Yılın büyük bir bölümü rüzgar alan adanın coğrafi yapısı çevre adalardan oldukça farklıdır.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethetmesinin ardından, Homeros’un yazdığı destanlarda adı geçen kentin bulunduğu Gökçeada 1455 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. 1912 Balkan Harbi yenilgisinin ardından Yunanistan’ın kontrolüne geçen ada, 1923’ te Lozan Antlaşması’ndan sonra tekrar Türkiye’ye bağlanmıştır.
Gökçeada Osmanlı Mimarlık EserleriYaklaşık 500 yıl Osmanlı idaresinde kalmasına rağmen Gökçeada’da rastladığımız Osmanlı eserleri gayet az sayıdadır. Yapılan çalışmalarda Osmanlı Dönemi’nden günümüze sadece 1 cami, 4 çamaşırhane, 1 çeşme ve 1 mezar taşının ulaştığı tespit edilmiştir. Adadaki tek Osmanlı camisi Çınarlı Mahallesi’nde yer alan bugünkü Merkez Camii’dir. Kitabeleri incelendiğinde Osmanlı Dönemi’nde yaptırıldıkları anlaşılan çamaşırhaneler; Çınarlı, Fatih ve Yeni mahallede yer almaktadır.

Gökçeada Rum Köyleri                                                                            
Dereköy, Kale Köy, Tepeköy, Zeytinli, Eski Bademli olmak üzere adada 5 Rum köyü vardır. Kentsel sit alanı olan bu köylerin mimari dokusu koruma altındadır.
gokceada-tepekoy-22
Organik Tarım Adası
Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen Gökçeada Organik Tarım Projesi ile bağcılık, zeytincilik ve arıcılık gibi tarıma dayalı üretimle geçimini sağlayan küçük üreticilerin organik tarıma yönlendirilmesiyle adada ekonomik yaşam farklı alternatiflerle renklenmeye başlamıştır. Gökçeada, İtalya’da oluşturulan ve sakin şehir anlamına gelen “cittaslow”ağı kapsamına dahil olarak 2011 yılı Haziran ayında almış olduğu Cittaslow ünvanı ile dünyanın ilk ve tek “Cittaslow adası” olmuştur.

Bağcılık ve Şarap Kültürü
M.Ö. 2900 yıllarından günümüze değin bağcılık yapılmış olan Gökçeada’nın şaraplık üzümlerinin en meşhur olanları Kalabaki, Vasilaki ve Mavropali’dir. Geçmişte her ailenin bir bağının bulunduğu ve kendi şaraplarının üretildiği adada günümüzde de bağcılık yapılmaktadır. “Kız kökten, şarap küpten alınır” atasözünün geçmişinde, adada doğan her kız çocuğu için bir küp şarap doldurularak mühürlenmesi ve düğününde açılarak ikram edilmesinin yattığı anlatılmaktadır.
Yerel Market (Earth Markets) doğal ürünler felsefesine uyan yerel üretimi ve ürünleri destekleyen çiftçilerin uluslararası ağıdır. Yıl boyunca her pazar düzenlenen ‘Çiftçilerin Pazarı’ adalıların ve adayı ziyaret edenlerin buluşma yeridir.

Mutfak Kültürü
Gökçeada mutfağı geleneksel yaşam biçiminin bir yansıması olarak Türk ve Rum mutfaklarının karışımını sofralara taşıyan doğal, yalın ve özgün tatlar içermektedir. Özellikle peynir, ekmek, zeytinyağı ve şarap kullanımı yörede bir ritüel olarak algılanır. Adaya özgü yöntemlerle pişirilen oğlak ya da kuzu fırın adanın sunduğu önemli tatlardan birisidir.
Balık, adalıların yemek kültüründe büyük yer kaplar. İşi o kadar ileri götürmüşlerdir ki, bamyayla Sarpa balığı pişirip, balığın tadını koruyacak kadar mahirdirler. Zeytinyağlı ahtapot-yahnisi, ıspanaklı kalamar, fırında patatesli balık, sarımsaklı limonlu kekikli denizkestanesi ve karides salatası, zeytinyağında pişirilen kılıç balığı adanın başlıca lezzetlerindendir. Ayrıca organik sertifikalı bağlardan toplanan üzümlerden yapılan ada şaraplarının ünü dünyaya yayılmaktadır.
Adanın domates ve karadut reçelleri, efibadem kurabiyesi, meşhur dibek kahvesi, karadut dondurması ve sakızlı muhallebisi de tadılması gerekenlerden lezzetlerdendir.
KIYILAR VE KOYLAR
Gökçeada deniz canlılarının Akdeniz ve Karadeniz arasındaki geçiş yolu üzerinde bulunur. Bu özelliği ile olta balıkçılığı ve dalış sporlarına meraklılar için birçok alternatifler sunmaktadır.
gokceada-eselek-plaji-ucurtma-sorfu-18
Gökçeada’nın sert kayalıkları ve denizin binyıllardır süren aşındırması sonucunda oluşmuş büyük ve küçük bir çok koyu bulunmaktadır. Bunların en ünlüsü Yıldızkoy Türkiye’nin ilk Sualtı Milli Parkı’dır. Laz koyu, Gizli Liman, Yuvalı koyu görülmesi gereken yerlerdir.
Aydıncık Sahili Rüzgar Sörfü ve Kite Sörf yapanların en gözde yerlerinden biridir. Neredeyse yılın her mevsiminde özellikle balkanlardan gelen turistleri sörf yaparken görebileceğiniz Aydıncık sahili yaklaşık 2 km uzunluğunda ve temiz kum tabakasıyla örtülüdür. Kamp yapma ve çadır kurma olanağı bulunmaktadır.
Kaşkaval Burnu (Peynir Kayalıkları) Üst üste sıralanmış peyniri kalıplarını andıran ilginç kaya oluşumları nedeniyle bu adla anılmaktadır.
Doğa sporları severler için adada bulunmaz fırsatlardan birisi de Dereköy yakınlarındaki Marmaros Şelalesi’dir. Bir adada rastlanabilecek ender güzellikte doğa harikalarından birisidir ve dünyanın en zengin tatlı su kaynaklarına sahiptir.
Tuzgölü, Gökçeada’nın güneyindeki Aydıncık sahilinde yeralmaktadır. Değişik minarellerden oluşan Tuz Gölü’nün koyu renkli çamurunun romatizma, kireçlenme, sedef vb. rahatsızlıklara iyi geldiği söylenmektedir.

Yeni Bademli Höyük
Kaleköy bölgesindeki Yeni Bademli Höyük, Gökçeada’nın ilk arkeolojik kazısıdır. Günümüzden 5000 yıl öncesine odaklanan yerleşmenin erken ve geç tunç çağlarına ait olduğu buluntulardan anlaşılmıştır.

Uğurlu Zeytinlik Arkeoloji Kazısı
Uğurlu köyü Zeytinlik mevkisindeki kazı buluntuları üzerinde yapılan radyoaktif karbon tarihleri M.Ö. 6500 tarihlerini verir. Bu Uğurlu-Zeytinlik yerleşmesinin günümüzden 8 bin 500 yıl öncesine giden Doğu Ege adalarının bilinen en erken yerleşmesi olduğu anlamına gelir.

Kaya Mezarı
Anadolu’da sıkça rastlanan kaya mezarlarının bir örneği de, Gökçeada’ya 18 km uzaklıktaki Aydıncık-Uğurlu yolu üzerindeki Kokinada’dır.

İskiter Kalesi
Cenevizliler tarafından moloz ve taştan yapıldığı belirlenen İskiter Kalesi’nin surlarının bir bölümü günümüze ulaşabilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder